LAZARET

 Lazaret bizim için Fransa'nın giriş kapısıydı. Buradaki  arkeolojik kazı projesi sayesinde hayalini kurduğum (lisedeyken) Paris macerasına vakıf oldum. Bambaşka hikayeler, dostluklar ve daha niceleri Tunç'la bizim oldu :)) Öncelikle Nice'den bir kaç kere paylaşmıştım. Şimdi şu meşhur Lazaret' imizi tanıtayım ;) (Bu arada makinanın tarihi yanlış!!)
 Her gün iki kişi nöbetçi olurdu. Ve o gün hiçbir iş yapmazdı kazıya dair. İşi yemek ve bulaşık tabi yaklaşık 50 kişiye. Herkes kendi yöresinden yapardı yemekleri. Anlayacağınız dünya mutfakları Lazaret' te el eleydi... Nöbetçiler sabah 06:00 da kalkıp "wake up, wake up" diye uyandırırdı hem de çadırları sallayarak :)
 Kahvaltıda süt, kahve bu gördüğünüz kaselerle içilirdi. Kaşık kullanmayıp, kafaya dikerdik. Peynir, fazlaca unlu ekmek, bal vb gibi şeyler yerdik. İlk zamanlar aç kalıyordum, zamanla alıştım.
Kahvaltının ardından günün yemek listesi hazırlanır ve markete gidilir.
 Markette bizim  salça, yufkadan bulamasak da benzerlerinden aldık. İlk nöbetçi olduğum gün kısır, patlıcanlı,  patatesli ve etli yufka böreği; tatlı olarak da tavuk göğsü yaptık arkadaşım Maelle ile...





Maelle patatesleri soyup rendelerken bende Bedchom Hoca'yla patlıcanları yağda öldürüyordum. 

Yorumlar