HATIRLANACAK BİR ANI


“AŞKI ANILAR YERİNE, FEDAKARLIK BESLEDİ”
Tesadüf olmalıydı yoksa bu kadar da şansız olamazdı, terk edilmek kaderin ona bağışladığı bir başlangıçtı belki de.. Kaç kere aynı hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ya da uğradınız da kaç kere aynı tepkiye sığınabilirsiniz küçük adımlarla? Koreli yönetmen John H. Lee annesi tarafından terk edilmiş ChuL-soo hayatında ikinci kez bir kadını hayatına almasını ve aşkın anılarla beslendiğini anlatan bir film yaptı 


:“Hatırlanacak Bir Anı”


 Ne tuhaf insanların ilk intibaları, ilk söyledikleriyle son sözleri hep aynıdır ama yolun gidişatında başta düşündükleri çok değişmiş gibi gelir. Chul-soo halbuki ileride karısı olacak Su-Jin’e sonsuza kadar mutluluk olmayacağını söylemiş ve geri adım atmıştı. Birlikte gelmemişlerdi ki bu şen görünen ıssız durağa, birlikte de ölebileler… Ancak bir kere aşkın patikasına adım atan ChuL-soo bu yolda ilerlerken fikrini tamamiyle değiştirmişti. O Su-Jin’le gelmemişti belki ama onunla gidecekti, düşünmedi yürüdükleri bu patikada gökyüzünün silgi olup yol arkadaşının gördüklerini silebileceğini, o sadece yürüdü. Ne zaman ki fark etti sevgili karısının anılarının teker teker silindiğini işte o zaman savaş açtı gökyüzüne, kendince, çaresizce….

,


“AFFETMEK SADECE KALBİNDE BİR SADE ODA BAĞIŞLAMAKTIR”
Hiç affedememişti annesini ta ki Su-Jin’le karşılasıncaya kadar. Bir adamın koluna girip küçük oğlunun elini bırakmıştı annesi bencilce.”Affetmek zor değildir” dedi Su-Jin kocasına dedesinden öyle duymuştu o da. “ChuL-soo sen bir marangozsun, kalbinde saray yapabilendir halbuki asıl marangoz. Ama sen yaptığın evde, yani kalbinde tüm odaları annenle ve nefretine vermişsin. Ya sen neredesin? Sense dışarıda titriyorsun!” dedi kocasının kalbine dokunabilmek için. O öğretti affedebilmeyi, sevebilmeyi. Bir söylemeyi belletememişti… Sona doğru gelinecek ya ilk anlar tekerrür etsin diye, işte sonsuza kadar mutlu olamayacaklarının habercisi bir doktordu. Su-Jin’in Alzheimer hastalığının ona açtığı savaşın henüz farkında değildir. Aslında yaşlılarda görülen hastalık nadiren gençlere de musallat olur.


ALZHEİMER HASTALIĞI NEDİR?
Filmde aşkın mutluluğuna gem vuran bu hastalık hakkında kısaca bir bakalım. Alzheimer ilerleyen yaş gecikmeli hatırlamada güçlük, azalmış bilişsel esneklik ve bellek ile bazı görsel mekansal becerilerde bozulmayla ilişkilendirilebilir. İlerleyen yaşla birlikte zihinsel faaliyetlerde ve günlük yaşam aktivitelerinde bozulmaya neden olan bir hastalığın ortaya çıkması kendini başlıca unutkanlık şikayetiyle belli eden nörolojik bir hastalığın habercisi olabilir.

Bunlardan en sık görülen Alzheimer Hastalığı (AH) ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Klinik olarak incelediğinde AH bilişsel ve işlevsel düzeyde ilerleyici bir kötüleşme ve hafıza ile diğer entellektüel faaliyetlerde belirgin bozulma olarak karşımıza çıkar. Bunlar; 
- Yeni bilgileri öğrenmek veya daha önce öğrenilmiş olan bilgiyi hatırlama becerisinde bozulma
-  Konuşma bozukluğu 
-  Motor işlevlerin korunuyor olmasına rağmen motor etkinliklerin yapılamaması
-  Duyu işlevlerinin korunuyor olmasına rağmen objelerin tanınamaması
- Planlama, organizasyon, dikkati odaklama, görünümün altında kalanı kavrama gibi işlevlerde bozulma.


“KAFAMDA BİR SİLGİ VAR”
Uzun süre doktora giden Su-Jin için teşhiş konulmuş ve hastalığını doktor bir çırpıda sermişti önüne her şeyden bihaber hastasına. Hep anlamayız doktorların kendilerince icad ettikleri dili ve Su-Jin’de anlamayıp açık konuşmasını istedi. Yıllarca bu hastalığı araştıran doktor karısının savaşını durduramamış ve içinde kazınan nefreti Su-jin’e kusmuştu binevi. Hastlalığının acelesine kızan Su-Jin ilklerde kocasından sakladı ama sonunda unutkanlıkları sonucu itiraf etti: “Kafamda bir silgi var”




“HATIRALAR YOK OLURSA RUHUM DA YOK OLUR”
Ayrılmayı teklif etse de Chul-soo itiraz etti. Nasıl olabilirdi ki birlikte yürüdükleri yolu parçalamak. “Haklıydın sonsuza dek mutlu mu olacaktık?” dedi Su-jin ama kocası ısracıydı. Anılar gitse de aşkı besleyecekti o tek başına, her şeyi hatırlayacaktı yol arkadaşı için. Su-Jin korkusu hatıralarla birlikte ruhunun da yok olmasıydı. Chul-soo her şeyi onun için hatırlayacağına dair söz verdi. Fedakarlık ve vefa beslemeye başladı artık aşkı, bunlarla hatıralarını çağırdı Su-Jin’in gözlerine Chul-soo. 

Yorumlar